Erol Sunat

Erol Sunat

Ekmek!

Ekmek!

Ne zaman ekmeğe zam gelse içim burkulur. Un sektörünün ve fırıncılık sektörünün desteklenerek, ekmeğe zammın önüne geçilebilmesi talebi, insanımızın dilinden kendimizi bildik bileli hiç düşmedi.

Ekmeğin olabilecek en ucuz fiyatla satılması gerektiği ile ilgili neredeyse her ekmek zammında yazılar yazmışlardan biriyim. Ve birçok olaya da şahit olmuşlardan…

En basiti evinin hemen yanındaki bakkaldan ekmek alan teyzelere bakkalın, abla, ekmeğe zam geldi, şu kadar kuruş daha vereceksiniz dediğinde, söyledikleridir.

Ekmeğe zam yapanların elleri kırılsın, yüzleri gülmesin inşallah… diye başlayan ahları duymayan mı kaldı?

Bu insanları neden üzeriz, neden bunaltırız, neden evine götüreceği ekmek konusunda kimyasını bozarız hiç düşündük mü?

Biz, Türk Milleti olarak soframızda ekmek görmeden sofraya oturamayız!

Gözlerimiz sofrada önce ekmek arar.

Makarnayı da, pilavı da, ekmekle birlikte tüketen bir başka ülke var mı bilmiyorum.

Ekmek tüketiminde Avrupa’da birinci olmamız tesadüf değil.

Almanya, Fransa, İngiltere gibi ülkelerde Ekmeğin yanında makarna ve bisküvi var. Ara ara ekmeğin önüne geçtikleri de oluyor.

Ancak, bizi makarna kesmez!

Bisküvi, ekmeğe olan iştahımızın kenarından geçmez!

Erişte, eh işte…

Desek de ekmeğin yerini tutmaz.

Onun içindir ki, ekmek üzerine bizim dilimizde ki kadar deyimi olan bir başka ülke yoktur.

Arasanız da bulamazsanız.

 

*****

Hani o Fransa Kraliçesi Marie Antionet vardı ya…

Ekmek bulamazsanız pasta yiyin diyen…

Bizde valla ekmekle aram hiç iyi değil, tercihimi pastadan yana kullanıyorum diyen kaç kişi var?

Bizim için ekmek bir yana, pasta bir yanadır.

Her gün bal yiyen baldan usanır diyen Türk Milletinin, her gün yemekten usanmadığı tek yiyecektir ekmek!

Onun için pasta, çokta önemli değildir. Olsa da, olmasa da kimse aramaz. Pasta çocukların doğum günleri için vardır.  Kesinlikle ekmeğin yerini tutmaz!

Ekmek bizim için bu kadar çok önemliyken, seviliyorken, onsuz yapılamıyorken, ekmeğe yapılan zam, insanımız için her zaman üzüntü verici olmaya devam ediyor.

Keşke ekmeğe zam yapmasalardı, yapılmasaydı, sözlerini yöneticilerimiz hiç ama hiç duymadılar.

Her ekmek zammı, insanımızın içini sızlatır.

Ekmeğe zam yapıldığında adeta kara yaslar bağlarız!

 

*****

Biliyorsunuz ekmek 200 gram. 1950’li yıllarda bir ekmek 820 gram. 1959’da her ne olmuşsa 900 gram olmuş. Elli yılların başında 30 kuruş olan ekmek, 900 grama çıktığında 70 kuruşa satılır olmuş.

O yıllarda çeyrek ekmek 205 gram ve 7.5 kuruş. 900 gram olduğunda ise çeyrek ekmek 225 gram. Çeyrek ekmeğin arasına, helva, peynir, zeytin koyar, karnımızı doyururduk diyen, o insanları dinleyenlerden biri olarak, bir ekmeğin gerek gramaj olarak, gerekse de fiyat olarak, gramajı düştükçe, fiyatının arttığına şahit olanlardanım.

Şehrimizde normal ekmek dünden itibaren bir lira kırk kuruş.

Evinize günde kaç ekmek alıyorsunuz?

Evde yaşayanların sayısı kaç kişi?

Genç çocuklarınız varsa, ekmek fırından yeni çıkmışsa, 200 gramlık bir ekmeği yer mi, yer. Hatta gözü ikincisine takılır. Hele annesi sevdiği de bir yemek yapmışsa…

Eve ekmek götürmek bunun için önemli ve kıymetlidir. Eli ekmek tutmakta öyle…

 

*****

Pandemi dönemi iğneden ipliğe hemen her şeye defalarca ve katmerli zamlar yapıldı. Bu zamlardan etkilenmemek mümkün değildi. Zamlar asgari ücretlileri, sabit gelirlileri, emeklileri perişan etti.

Mart ayından bugüne hızını hiç kesmeden devam eden Pandemi süreci insanımızın az olsa kıyıda, köşede biriktirdiği birikimlerini de aldı götürdü.

Hayat pahalılığı öyle böyle değil diye anlatan insanımız, enflasyon karşısında ve Koronanın öldürücü etkisi altında dağıldı, savruldu.

Üstüne üstlük birde ekmeğine zam geldi.

Acı reçetenin ve reçetede yazılan acı ilacın konuşulduğu şu günlerde, biz zaten 2018 yılı Ağustos ayından bu yana acı reçetenin içinde var olan acı ilaçları içiyoruz diyen insanımız, bu sürede işimizi de kaybettik ekmeğimizden de olduk dedi.

Ekmeğimizin peşinde olalım diye iş aradık, eve ekmek götüremedik dedi.

Esnaf ekmek teknesi olan dükkanlarımız kapandı. Ne açtığımız bir işe yaradı, dükkanlar kirasını bile karşılayamadı, çalışanlar ekmeğini çıkaramadı diye dert küpü oldular.

Gördüğünüz gibi, bizim her konumuz ekmekle başlayıp ekmekle bitiyor.

İnsanımız evine ekmek götürme mücadelesi verdiği halde, evine ekmek götüremeyecek durumlara geldiyse vaziyet çok vahim demektir.

Ekmek konusu onun için çok nazik bir konu.

 

*****

Ekmek zammı rastgele bir konu değil. Özellikle de bizim ülkemizde. Ekmeğe zam, Korona ve ekonomiyle mücadele eden, daha büyük mücadelelere hazırlanan, önünde zorlu bir kış mevsimi bulunan insanımızı üzmüştür.

Ekmeğe gelen zam, adeta birçok ürüne gelmesi muhtemel olan zamlarından kapısını aralayan bir zam olarak değerlendirildi.

Bundan böyle ekmeğini taştan çıkaran insanların durumu çok daha zor.

Korona’nın adamakıllı vurduğu, rakamların birbirini yalanladığı, tutmadığı günümüzde kapanan iş yerleri, çalışma alanlarının daralması, ekmek kazanmanın ne denli zorlaştığını gösteriyor.

Bu manzara sofralarımıza konan ekmeğin hem değerini, hem de ne şartlar altında o sofraya getirildiğini göstermesi açısından çok önemli.

 

*****

Ekmek bizim tam merkezimizde. Buyurun ekmek yiyelim demek Anadolu’da bir çeşit yemeğe davettir.

Biz cömert insanlar için, gani gönüllü insanlar için aşı ekmeği yenir demişiz.

Ekmek nimettir Türk Milleti için. Ekmek rızıktır. Ve rızkı Allah verir.

Bazı kendini bilmezlerin, ekmeğini ben veriyorum diye azarladığı, küçümsediği, onlara tepeden baktığı, yanında çalışanları hor ve hakir gördüğü, dünya malı ile insanlara zulmettiği, haksızlık yaptığı nice devirler ve dönemler görüldü ve yaşandı.

Bu saydıklarımız bugünde mevcut.

Ekmek aslanın ağzında diye, açtıkları ekmek kapısını zorlaştıranlar, ekmek aslanın ağzındaydı midesine indi diye, kendilerince insanların meziyetlerini ve kabiliyetlerini küçümseyenler, bir zaman geldi, ekmeğinden ettikleri insanların ahları sonrasında, bir kaşık çorbaya, bir lokma ekmeğe muhtaç durumlara düştüler.

Nimetle yani ekmekle şaka olmaz lafı da Türk Milletine aittir. Nimetle şaka yapmaya kalkanın akıbetinin hayır olmadığına dair hemen herkesin hayatında oldukça etkili örnekler ve gerçek hayat hikayeleri mevcuttur.

İşte onun içindir ki, ekmek herkesin rahatlıkla alabileceği bir fiyatta olmalıdır. Hatta olmak zorundadır. Ekmek gibi bir nimetten insanımız mahrum olmamalı, mahrum bırakılmamalıdır.

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Erol Sunat Arşivi

Sazan

17 Nisan 2024 Çarşamba 00:02
SON YAZILAR