Prof. Dr. Fikret Akınerdem

Prof. Dr. Fikret Akınerdem

Tarımı Tarımcı Geçinenlere Öğreteceğiz

Tarımı Tarımcı Geçinenlere Öğreteceğiz

Yıllar yirmi sene kadar önce idi. Belarus ’un başkenti Minsk den ülkenin kuzey bölümüne doğru yerli tarım uzmanları ile beraber yolculuk yapıyoruz. Belarus bağımsızlığını birkaç yıl önce kazanmış, görüldüğü kadarıyla hayli geri kalmış bir ülke konumunda. Doğru dürüst yiyecek gıda, kalacak otel dahi bulamıyorsunuz. Devlet protokolü ile gittiğimiz için bizi Minsk’in en güzel otelinde ağırlasalar da, yeni onarılmış otel dahi şöyle, böyle.

Ucu bucağı olmayan ormanlık bir alanda, hayli bozuk yollardan, çok eski ve gürültülü bir minibüsle yolculuk ediyoruz. Soruyorum “nasıl kalkınacaksınız, gördüğüm kadarıyla ciddi bir üretiminiz ve de üretime uygun alanınız dahi yok, bilmediğim bir gücünün var mı” dediğimde, aldığım cevap beni hayli şaşırtmıştı. “Gördüğünüz şu ormanlar bizim en büyük gücümüz. Ülkemizin % 70 i ormanla kaplı, bunları kesip satacağız, kazandığımız paralarla ülkemizi kalkındıracağız” demişti. Bu cevap da açık bir ülke sevgisi ve kalkınma umudu vardı.

Ülkemde tarıma ve tarımcılara güvensizlik yaratmak için özellikle muhalefet kanadından yıllardır aynı şeyler postalanıyor. Yok, ülke bitmiş; yok, tarımda dışa bağımlıyız; yok, saman ithal ediyoruz, yok, ülkede tarım yok edildi; falan, filan. Öyle de hepsi yalan.  Bazen kendi kendime soruyorum, beni normal değilim, kendini tarımcı olarak gören bazı ünvanlı-unvansız varlıklar mı normal değil. Ortada gerçekler var, değerler ve rakamlarla ifade edilen gelişmeler var, ancak bir türlü inanmıyorlar. Bazen bunları söyleyen tarım dışı ve tarımcı insanımıza soruyorum, “evinizde ne eksik, ya da 20 yıl öncesine göre tükettiğiniz gıda ile şimdiki arasında fark yok mu”? Cevap, “kem-küm”.

2 gün önce ciddi bir kanalda kendisini çok takdir ettiğim bir tarım programı yapıcısı ile büyük bir üretici kooperatifine bağlı bir şirketin üst yöneticisi program yapıyor. Bu üst yönetici yapacağı işleri anlatırken Hollanda örneğinden hareketle “küçücük Hollanda 100 milyar doların üzerinde ihracat yapıyor, bizim de ülke olarak avantajlarımız var, kısa zamanda ülkemizi zirveye çıkaracağız” diyor. Delirmemek işten değil. Bu büyük üretici kooperatifinin üst birliğinin yöneticisinin maalesef kendinden ve ülkesinden haberi yok. Büyük iddialarla yola çıkan bu yönetici ülkesinin gücü, durumu, geleceğe yönelik potansiyelini, daha da ötede sulu-kuru tarım alanlarının varlığını, çiftçi ve işletme yapısını bilmeden nasıl olur da bu ülkenin kalkınma programları hakkında konuşur ve değerlendirir. 

Tarımı bilmeden tarımı yönetenler, değerleri bilmeden matematik formülleriyle kalkınma hesabı yapanlar, çiftçi-köylü-işletmeci ayrımını yapamayanlar; ülkem sizlerden nasıl istifade edecek; sorarım.

Bir defa daha ifade etmek istiyorum ki Hollanda, Hollanda toprağında ürettiği zirai mal ve hizmetlerle ihracat yapmıyor. Dışarıda, yani çoğunlukla halen sömürgecisi olduğu ülkelerde kurduğu şirketler aracılığı ile ürettiği mal ve hizmetleri, Hollanda merkezli diğer şirketler aracılığı ile dünyaya pazarlıyor. Buna bizzat şahsım da şahit olmuştur. Güney Afrika Cumhuriyetinde bir Hollanda şirketi üretiyor, bunu dünyaya Hollanda da bulunan başka bir şirket birkaç katına dünyaya satıyor.

Ülkem geçen sene ithal ettiğinin üzerinde dünyaya daha fazla satış yapıyor. Bu senenin ilk 11 ayı toplamına göre tarım ve gıda sektörü nerdeyse ihracatımız ithalata göre 5 milyar dolara yakın fazla verdi. Yaklaşık 1500 kalem maldan 70 kadar ülkeye ihracat yapıyoruz. Bu daha nasıl anlatılır.

Burada üzerinde duracağımız şey tarım sektörünü ve tarımcıları başka ülkelere veya kendi halkına karşı, bazı kesimlerin küçük düşürme çabasının olmasıdır. Geçenlerde adının önünde Ziraat Yüksek Mühendisi yazan ve yöneticilik de yapmış bir muhalifin yazdığına hala içerliyorum. Yıllardır önceden hazırlanmış ve aslı astarı olmayan bir afişi pazarlıyor. Yazık ki, ne yazık, Belarus’lu efendi kadar olunuz, bari. Böylelerine “yediğin de içtiğin de zıkkım mı olsun” diyelim. Takdiri sizler yapınız

Yeni yılınız sağlık, huzur ve akıl getirsin dileklerimle saygı ve muhabbetlerimi sunuyorum.          

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
8 Yorum
  • YAZAR / 31 Aralık 2020 22:32

    Yerli dost,
    Sizi tebrik ediyorum. Siz tarım bakanı ya da iyi bir tarım uzmanı olmalısınız. Sorunları kolay çözer, olumsuzu olumluya çevirirsiniz. Nereden buluyorsunuz.
    Yeni yılda sağlık ve huzur dilerim

    Yanıtla (0) (0)
  • YAZAR / 31 Aralık 2020 22:30

    Yanar Kardeşim,
    Yazmanıza seviniyorum. Köye ve tarıma duygusal bağlılığınız takdir edilir. İyi ki yazıyorsunuz. Ancak siz geleneksel köylülük ve köycülükten bahsediyorsunuz. bu da iyi de ben ekonomiden, işletmeden para kazanmadan, ülkemin tarım da olsa nereden nereye geldiğinden bahsediyorum.
    Şehirden aldığınız ürün nereden geliyor. Büyük oranda işletmeciliğe döndük. Misal TORKU.
    Daha ötesini siz düşünün, dostum
    Ben de saygılarımı sunar yeni yılda sağlık, huzur ve saadetler dilerim

    Yanıtla (0) (0)
  • Yerli / 31 Aralık 2020 08:56

    Hocam yılbaşında ne yapıyorsunuz nevaleyi Perşembe’den al hocam sonra sorun olur hocam da sentetik boğday yapılabilir mi hocam içinde dolgu maddesi buğday esansı lif filan olur hocam böylece tarıma ihtiyaç kalmaz tarım alanlarında da gaz yetiştiririz hocam

    Yanıtla (0) (0)
  • YAZAR / 29 Aralık 2020 22:56

    Yanar kardeşim,
    Tarımı ne kadar bilirsiniz bilemem ama kulaktan dolma, sokak bilgileri ile tarımı yorumlamak ve kötüleme doğru değil. Hiç problem yok diyemem ama bu ülkenin tarımda çekeceği yük ancak bu kadardır.
    Köylerde tarım bitti demenin ne anlamı var. Bir akademisyen olarak hayali şeyleri yazmıyorum ülke gerçeğini, geldiğimiz noktayı ortaya koymaya çalışıyorum.
    Açıkça sorun, sorularınızı gelecek yazımda cevaplıyayım.
    Benim kulağımı da kimse çekemez; buna müsaade de etmem, kulak çekmeyi hak ede de biri değilim.
    Sevgi ve muhabbetle

    Yanıtla (0) (0)
  • Yanar / 30 Aralık 2020 22:31

    Teşekkürler... Hadimliyim... Belki ölçek olarak çok küçüğüz ama,yürümeye başlayalı beri ziraat ve hayvancılığın içindeyim. Eskiden 1500 davarın olduğu köyümde 100 davar ancak var, eskiden üretilen buğday nohut fasülye süt et gibi ürünlerin hepsini şehirden alıyoruz... Büyük şehirin mahallesi olduk gerçekten..
    Sahi biz niye o dağları bekliyoruz?
    O dağları o kırsal alanları üretime kazandırmak nasıl olmalı?
    Hem işgücü var, az da olsa toprak...
    Belediyemiz vardı. İş makinemiz vardı... Şİmdi yok... Arklarımız belediyece tamir olur su bekçisi tutulur koruma bekçisi ürünlerimizi korurdu şimdi yok...
    Derseniz ki Hadimin cirmi ne hocam ?... Napalım cirmimiz kadar yer yakarız üretiriz tüketiriz... Selamlar kolay gelsin... Hocam... Sürç-ü lisanımız affola...

    Yanıtla (0) (0)
  • YAZAR / 29 Aralık 2020 22:52

    Sevgili Hayati,
    Çok teşekkür ederim. Rabbim sizleri de bu günlere sağlıkla kavuştursun.
    Saygı ile

    Yanıtla (0) (0)
Prof. Dr. Fikret Akınerdem Arşivi
SON YAZILAR