Prof. Dr. Fikret Akınerdem

Prof. Dr. Fikret Akınerdem

Dünya Gıda Günü ve halimiz

Dünya Gıda Günü ve halimiz

16 Ekim her sene tüm dünyada Dünya Gıda Günü olarak kutlanır. FAO (Birleşmiş Milletler Dünya Tarım ve Gıda Örgütü) Başkanı olmak üzere dünya ve ülke ölçeğinde yetkililer çıkar süslü ancak etkisiz konuşmalar yaparlar. Bu konuşmalarda daha çok dünyada gıda arzından, kıtlıktan, açlıktan ve son yıllarda da küresel ısınmaya bağlı olarak kuraklıktan bahsedilir.

Konu ile ilgili olarak 2016’da da bir makale kaleme almıştım. Aradan 7 yıl geçmiş, değişen bir şey yok. Yıllardır gıda günlerinde birçok yetkili konuşur, uzmanlar da yazar. Yıllardır ne değişti. Bu yazının bir bölümünü tekrar ele alarak konuya girelim.

Soralım “kaç kişi 16 Ekim hakkında bilgi sahibidir”? İnsanlık da bir tuhaf olmaya başladı. İlgi alanları değişti. Falan artistin yaşı, boyu, filan sanatçının nereli olduğu, kaç evlilik yaptığı, kaç sevgilisi olduğu; ya da cep telefonlarının özeliklerinin ne olduğu, değiştirdiği arabalar ve fiyatları. Daha neler ve neler bilinir. Bunlar karın doyurur, açlığa ve susuzluğa çare bulur mu?

Kendini doyuran, ayakta tutan, enerji veren, canlılık ve sağlıklı olmasını sağlayan gıdalar ve gıda günü hakkında insanımız hangi bilgilerle donanımlıdır, bilinmez. Bu bir haksızlıktır. Zira gıda da insanlığın ortak değeridir. Birileri aç iken tok yatanlar bana ne diyemez.

Araştırmalar "1 sene boyunca çöpe giden gıdaların 20 yıldan fazla süre açlığı önleyebileceği" ortaya koymuştur. Dünya genelinde 800 milyondan fazla insanın açlık çekmekte, her 4 saniyede bir insanın açlıktan ölmektedir. Bir taraftan da 600 milyon insan Obezite ile mücadele etmekte, 1 milyardan fazla insan günde 1 Dolar’dan daha az para ile geçinmek zorunda kalmaktadır.

Tarımsal üretim ve gıdaya erişimde zengin ülkeler arasında olan Türkiye dünyanın çöpünü üretenler arasında görülerek sadece tarladan sofraya kadar geçen dönemde yüzde 20-30 oranında ürünlerde zayiat, ünlük olarak ürettiğimiz ekmeğin yüzde 5'ini israf etmektedir.

FAO’nun bu sene (7 sene önce) "iklim değişiyor, o halde gıda ve tarım da değişmeli" ana temasıyla hareket etmektedir. Bu meyanda tarımın iklim değişikliğine uyumlu hale gelmesini, gıdanın sürdürülebilir olarak üretilmesini ve daha az tüketilmesi gerektiğini vurguluyor.

7 yıl evvel ele aldığım bu makale de yazılanların çoğu geçerli olduğu gibi, neredeyse hiçbir şey değişmemiş. Kişisel, ülkesel ve küresel seviyede aymazlıklar, aldırmazlıklar ve gıda kıtlığına çözüm olacak bir proje yok. Zengin ülkelerin hala gıda ve enerji kaynaklarına sahip çıkma hırsı ve buna bağlı olarak çıkarılan savaşlar durumu daha da kötüye götürmektedir.

Açlıkla terbiye edilen, çoluk-çocuk, kadın-erkek, yaşlı-genç demeden sadece insanı değil, insanlığı da ölüme terk eden, bununla da övünen ülkelerin hali ortada; işte İşte Gazze de yapılanlar. Silah ile öldürmediğini açlığa ve susuzluğa mahkûm ederek öldürmek istiyorlar.

Küresel iklim değişikliğinin vuracağı bölgede olmamız gıda arzı ve su tüketimi bakımından bizim kişi ve ülke temelli daha etkili kararlar almamız ve uygulamamız gerektiği biliniyor. Ancak ne yazık ki, çoğunluk aldırmıyor; suyu, ekmeği ve gıdayı israfa ediyor, sonra da “açız” diyor.

İsrafsız tüketim, gıdaya ve üretene saygı adına, kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Fikret Akınerdem Arşivi
SON YAZILAR